|
| Vâkıa Sûresi | |
| | كاتب الموضوع | رسالة |
---|
أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: Vâkıa Sûresi الأحد 27 نوفمبر 2016, 6:09 am | |
| Vâkıa Sûresi Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm [56.1] Kıyamet koptuğu zaman, [56.2] Ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur; [56.3] O, alçaltıcı, yükselticidir. [56.4] Yer şiddetle sarsıldığı, [56.5] Dağlar parçalandığı, [56.6] Dağılıp toz duman haline geldiği, [56.7] Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, [56.8] Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! [56.9] Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! [56.10] (Hayırda) önde olanlar, (ecirde de) öndedirler. [56.11] İşte bunlar, (Allah'a) en yakın olanlardır, [56.12] Naîm cennetlerinde . [56.13] (Onların) çoğu önceki ümmetlerden, [56.14] Birazı da sonrakilerdendir. [56.15] Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler, [56.16] Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar. [56.17] Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; [56.18] Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. [56.19] Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. [56.20] (Onlara) beğendikleri meyveler, [56.21] Canlarının çektiği kuş etleri, [56.22] İri gözlü hûriler, [56.23] Saklı inciler gibi. [56.24] Yaptıklarına karşılık olarak (verilir). [56.25] Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler. [56.26] Söylenen, yalnızca "selâm, selâm" dır. [56.27] Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! [56.28] Düzgün kiraz ağacı, [56.29] Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, [56.30] Uzamış gölgeler, [56.31] Çağlayarak akan sular, [56.32] Sayısız meyveler içindedirler; [56.33] Tükenmeyen ve yasaklanmayan. [56.34] Ve kabartılmış döşekler üstündedirler. [56.35] Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık. [56.36] Onları, bâkireler kıldık. [56.37] Eşlerine düşkün ve yaşıt. [56.38] Bütün bunlar sağdakiler içindir.. [56.39] Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir. [56.40] Birçoğu da sonrakilerdendir. [56.41] Soldakiler; ne yazık o soldakilere! [56.42] İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, [56.43] Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar; [56.44] Serin ve hoş olmayan. [56.45] Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı. [56.46] Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı. [56.47] Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz? [56.48] Önceki atalarımız da mı? [56.49] De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler, [56.50] Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!
عدل سابقا من قبل أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn في الخميس 10 نوفمبر 2022, 12:57 pm عدل 1 مرات |
| | | أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: رد: Vâkıa Sûresi الأحد 27 نوفمبر 2016, 6:10 am | |
| [56.51] Sonra siz ey sapıklar, yalancılar! [56.52] Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. [56.53] Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. [56.54] Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. [56.55] Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. [56.56] İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur! [56.57] Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi? [56.58] Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir? [56.59] Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? [56.60] Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz. [56.61] Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik). [56.62] Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi? [56.63] Şimdi bana, ektiğinizi haber verin. [56.64] Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? [56.65] Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. [56.66] "Doğrusu borç altına girdik. [56.67] Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz). [56.68] Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? [56.69] Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? [56.70] Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi? [56.71] Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, [56.72] Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? [56.73] Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık. [56.74] Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et. [56.75] Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, [56.76] Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir. [56.77] Şüphesiz bu, değerli bir Kur'an'dır, [56.78] Korunmuş bir kitaptır. [56.79] Ona ancak temizlenenler dokunabilir. [56.80] O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. [56.81] Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz? [56.82] Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz? [56.83] Hele can boğaza dayandığı zaman, [56.84] O vakit siz bakar durursunuz. [56.85] (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz. [56.86] Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz, [56.87] Onu (canı) geri çevirsenize, şayet iddianızda doğru iseniz! [56.88] Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise, [56.89] Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. [56.90] Eğer o sağdakilerden ise, [56.91] "Ey sağdaki! Sana selam olsun!" [56.92] Ama yalanlayıcı sapıklardan ise, [56.93] İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır! [56.94] Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır. [56.95] Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir. [56.96] Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an. |
| | | | Vâkıa Sûresi | |
|
مواضيع مماثلة | |
|
| صلاحيات هذا المنتدى: | لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
| |
| |
| |