|
| Şuarâ Sûresi | |
| | كاتب الموضوع | رسالة |
---|
أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: Şuarâ Sûresi السبت 26 نوفمبر 2016, 2:07 pm | |
| Şuarâ Sûresi Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm [26.1] Tâ. Sîn. Mîm. [26.2] Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir. [26.3] (Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın! [26.4] Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır. [26.5] Kendilerine, o çok esirgeyici Allah'tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. [26.6] Üstelik (ona) "yalandır" derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir. [26.7] Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik. [26.8] Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişâne vardır; ama çoğu iman etmezler. [26.9] Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.10] Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diye seslenmişti. [26.11] Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diye seslenmişti. [26.12] Musa şöyle dedi: Rabbim! Doğrusu, beni yalancılıkla suçlamalarından korkuyorum. [26.13] (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver. [26.14] Onların bana isnad ettikleri bir suç da var. Bundan ötürü beni öldürmelerinden korkuyorum. [26.15] Allah buyurdu: Hayır (seni asla öldüremezler)! İkiniz mucizelerimizle gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz. [26.16] Haydi Firavun'a gidip deyin ki: Gerçekten biz, âlemlerin Rabbi'nin elçisiyiz; [26.17] İsrailoğullarını bizimle beraber gönder. [26.18] (Kendisine Allah'ın emri tebliğ edilince Firavun) dedi ki: Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? [26.19] Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin! [26.20] Musa: Ben, dedi, o işi o anda sonunun ne olacağını bilmeyerek yaptım. [26.21] Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı. [26.22] O nimet diye başıma kaktığın ise, (aslında) İsrailoğullarını kendine kul köle etmendir. [26.23] Firavun şöyle dedi: Âlemlerin Rabbi dediğin de nedir? [26.24] Musa cevap verdi: Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. [26.25] (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi. [26.26] Musa dedi ki: O, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbidir. [26.27] Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi. [26.28] Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir. [26.29] Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi. [26.30] Musa: Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı? dedi. [26.31] Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi. [26.32] Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş)! [26.33] Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)! [26.34] Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz! [26.35] Sizi sihiriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz? [26.36] Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder; [26.37] Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler. [26.38] Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde biraraya getirildi. [26.39] Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi. [26.40] (Firavun'un adamları:) Eğer üstün gelirlerse, herhalde sihirbazlara uyarız, dediler. [26.41] Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler. [26.42] Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız. [26.43] Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi. [26.44] Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler. [26.45] Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor! [26.46] (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar. [26.47] "Alemlerin Rabbine, iman ettik" dediler. [26.48] "Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik" . [26.49] Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihiri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım! [26.50] "Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz."
عدل سابقا من قبل أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn في الأربعاء 09 نوفمبر 2022, 11:22 pm عدل 1 مرات |
| | | أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: رد: Şuarâ Sûresi السبت 26 نوفمبر 2016, 2:08 pm | |
| [26.51] "Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız." [26.52] Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik. [26.53] Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi: [26.54] "Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır." [26.55] "(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir." [26.56] "Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu). [26.57] Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık. [26.58] Hazinelerden ve değerli bir yerlerden. [26.59] Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık. [26.60] Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler. [26.61] İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları: İşte yakalandık! dediler. [26.62] Musa: Asla! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir. [26.63] Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu. [26.64] Ötekilerini de oraya yaklaştırdık. [26.65] Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. [26.66] Sonra ötekilerini suda boğduk. [26.67] Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. [26.68] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.69] (Resûlüm!) Onlara İbrahim'in haberini de naklet. [26.70] Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti. [26.71] "Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler. [26.72] İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı? [26.73] Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı? [26.74] Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk. [26.75] İbrahim dedi ki: İyi ama, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü? [26.76] ''İster siz , ister eski atalarınız'' [26.77] İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur); [26.78] Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur. [26.79] Beni yediren, içiren O'dur. [26.80] Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. [26.81] Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur. [26.82] Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur. [26.83] Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. [26.84] Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle! [26.85] Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl. [26.86] Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır. [26.87] (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme. [26.88] O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. [26.89] Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur). [26.90] (O gün) cennet, takvâ sahiplerine yaklaştırılır. [26.91] Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir. [26.92] Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir. [26.93] Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? . [26.94] Onlar ve azgınlar oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar. [26.95] İblis bütün orduları da. [26.96] Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler: [26.97] Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. [26.98] Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk. [26.99] Bizi ancak o günahkârlar saptırdı. [26.100] ''Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var''.
عدل سابقا من قبل أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn في الأربعاء 09 نوفمبر 2022, 11:35 pm عدل 1 مرات |
| | | أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: رد: Şuarâ Sûresi السبت 26 نوفمبر 2016, 2:09 pm | |
| [26.101] ''Ne de yakın bir dostumuz''. [26.102] Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak! [26.103] Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. [26.104] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.105] Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar. [26.106] Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? [26.107] Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. [26.108] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. [26.109] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. [26.110] Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin. [26.111] Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç! [26.112] Nuh dedi ki: Onların yaptıkları hakkında bilgim yoktur. [26.113] Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Bir düşünseniz! [26.114] Ben iman eden kimseleri kovacak değilim. [26.115] Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım. [26.116] Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın! [26.117] Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı. [26.118] Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar. [26.119] Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. [26.120] Sonra da geri kalanları suda boğduk. [26.121] Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. [26.122] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.123] Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. [26.124] Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? [26.125] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. [26.126] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. [26.127] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. [26.128] Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz? [26.129] Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz? [26.130] Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? [26.131] Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin. [26.132] Bildiğiniz şeyleri size bol bol veren, Allah'dan korkun. [26.133] ''O size verdi : davarlar, oğullar". [26.134] "Bahçeler çeşmeler." (Allah'a karşı gelmek) den sakının. [26.135] Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum. [26.136] (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir. [26.137] Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir. [26.138] Biz azaba uğratılacak da değiliz. [26.139] Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler. [26.140] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.141] Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı. [26.142] Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? [26.143] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. [26.144] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. [26.145] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. [26.146] Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)? [26.147] "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?" [26.148] "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?" [26.149] (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz). [26.150] Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
عدل سابقا من قبل أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn في الأربعاء 09 نوفمبر 2022, 11:36 pm عدل 1 مرات |
| | | أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: رد: Şuarâ Sûresi السبت 26 نوفمبر 2016, 2:09 pm | |
| [26.151] "O aşırıların emrine uymayın." [26.152] "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin). [26.153] Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin! [26.154] Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir. [26.155] Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi. [26.156] Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir. [26.157] Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular. [26.158] Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. [26.159] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.160] Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı. [26.161] Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? [26.162] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. [26.163] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. [26.164] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. [26.165] Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz! [26.166] Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz! [26.167] Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın! [26.168] Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim! [26.169] Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar. [26.170] Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık. [26.171] Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu). [26.172] Sonra diğerlerini helâk ettik. [26.173] Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü! [26.174] Elbet bunda büyük bir ibret vardır; fakat çokları iman etmezler. [26.175] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.176] Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı. [26.177] Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? [26.178] Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. [26.179] Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. [26.180] Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. [26.181] Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın. [26.182] Doğru terazi ile tartın. [26.183] İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. [26.184] Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun. [26.185] Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin! [26.186] Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bilki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz. [26.187] Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır. [26.188] Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi. [26.189] Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! [26.190] Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler. [26.191] Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. [26.192] Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. [26.193] (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirdi. [26.194] Senin kalbine; uyarıcılardan olman için, [26.195] Apaçık Arapça bir dille. [26.196] O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır. [26.197] Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir? [26.198] Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, 1 [26.199] Bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi. [26.200] Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk.
عدل سابقا من قبل أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn في الأربعاء 09 نوفمبر 2022, 11:36 pm عدل 1 مرات |
| | | أحمد محمد لبن Ahmad.M.Lbn مؤسس ومدير المنتدى
عدد المساهمات : 52879 العمر : 72
| موضوع: رد: Şuarâ Sûresi السبت 26 نوفمبر 2016, 2:10 pm | |
| [26.201] Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler. [26.202] İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir. [26.203] O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir. [26.204] (Durmadan mucize talebiyle) onlar bizim azabımızı mı çarçabuk istiyorlardı? [26.205] Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatsak. [26.206] Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse! [26.207] Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır. [26.208] Bununla birlikte hangi memleketi, helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur. [26.209] (Onlar)ihtar edilmiştir ve biz zülmetmiş değilizdir. [26.210] O'nu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi. [26.211] Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez. [26.212] Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır. [26.213] O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerden olursun! [26.214] (Önce) en yakın akrabanı uyar. [26.215] Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir. [26.216] Şayet sana karşı gelirlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım. [26.217] Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan. [26.218] O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor. [26.219] Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor). [26.220] Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur. [26.221] Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi? [26.222] Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler. [26.223] Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar. [26.224] Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. [26.225] Baksana onlar her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar. [26.226] Ve onlar yapamayacakları şeyleri söylerler. [26.227] Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. |
| | | | Şuarâ Sûresi | |
|
مواضيع مماثلة | |
|
| صلاحيات هذا المنتدى: | لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
| |
| |
| |